Yaz mevsimini geride bırakıyoruz. Sonbaharın gelişi, kuru yapraklar ve hafiften serinleyen havayla kendini yavaştan hissettirmeye başladı. Sonbahar ne kadar romantik olursa olsun, yaz mevsiminin sıcaklığından serin havalara adapte olmaya çalışan cildimiz apayrı bir mevsim yaşıyor gibi… Mevsim geçişlerinde cildimizin üst katmanı, yeni hava durumuna uyum sağlamak üzere kalınlaşmaya başlar. Biraz daha bakıma ve özene ihtiyaç duyar. Mevsim geçişiyle cildimizin yeni mevsime ve ileride bizleri bekleyen soğuk havalara hazır olmasına ne dersiniz?
Öncelik; yaz mevsiminde lekelenen bölgeler
Güneşli, sıcak havalar geride kaldı ve güneş giderken geriye ciltte lekeler mi bıraktı? Kaliteli içerikli güneş kremini düzenli bir şekilde kullanmanıza rağmen hala bu durumla karşılaşıyorsanız, karşımıza iki başka faktör daha çıkıyor. Genetik faktörler ve kimyasal içerikli ürünlerin kullanımı. Genetik faktörlere müdahale edilemezken, bunun etkilerini en aza indirmek elimizde. Temiz içerikli ürün kullanımı, lekelerin oluşmasını en aza indirecektir. Ciltteki lekelenme; melanin pigmentinin bir bölgede yoğunlaşması anlamına geliyor. Bu lekelenmeyi gidermek mümkün. O bölgeye yoğunlaşan ürünler kullanabilir ve cildimizi UVA ve UVB ışınlarına koruyuculuğu yüksek olan güneş kremleri rutinlerimize ekleyebiliriz. Sonbahar ve hatta kış mevsiminin gelmesiyle güneş kremini rutinimizden çıkarmıyoruz. Gündüz saatlerinde kullanıma devam etmemiz, yeni oluşacak lekeleri engelleyecektir. Var olan lekeleri gidermeye ise, temiz içerikli leke giderici ürünlerle devam edebiliriz.
Yüz yıkama rutini
Yeni güne hazırlanırken, tüm gece cildimiz için faydalı olan sebumu ürettiğimiz aklınızın bir köşesinde kalsın. O sebumu, ciltten kazır gibi çıkarmak, cildi yoğun bir şekilde ürün kullanarak yıkamak, faydadan çok zarar sağlar. Yüzümüzü sadece suyla yıkıyoruz ve günlük rutinimize geçiyoruz. Peki günlük rutinimizde bizi neler bekliyor?
Öncelik; cilt yapımızı iyi tanımak
Cilt yapımızı iyi bilirsek, cildimize uygulayacağımız ürünlere çok daha rahat bir şekilde karar verebiliriz. Sabahları sadece yüzümüzü yıkayıp, ardından tonik ve son olarak nemlendirme ve güneş kremi uygulayacağımız cildimize asıl bakımı; gece yatmadan önce göstereceğiz. Uykuya hazırlanma rutinimizde; diş fırçalama ve pijamalarımızı giymemiz arasına bir 5 dakika eklersek cildimiz, karşılaşabileceği tüm olumsuz etkilere hazır olur.
En önemli madde; cildi güzelce temizlemek
Makyaj hayatımızın içinde olsa da olmasa da, tüm gün evde ya da dışarıda olsak da hiç fark etmez. Cilt bakımımıza eklememiz gereken öncelikli madde; akşamları yatmadan önce yüzümüzü güzelce yıkamak olacaktır. İki aşamalı bir şekilde cildimizi temizlememiz önemli. Tek başına su bazlı yıkama jelleri ne yazık ki güneş kremlerini temizlemek için yeterli değil. Güneş koruyucusunu ve suya dayanıklı makyaj malzemelerini temizlemek için öncelikle yağ bazlı bir temizleme ürünü kullanmamız, ardından yumuşak bir şekilde yıkama jeliyle köpürterek yıkamamız çok önemli. Burada yine cilt tipimizi bilirsek ve ona yönelik bir ürün tercih edersek, başlangıç adımını cildimiz için en doğru şekilde atlatmış oluruz. Cildimizi mevsim geçişine daha sıkı bir şekilde hazırlamak için de; yağ bazlı temizleme ürününü kullandıktan sonra yumuşak bir bezle cildimizde gün içinde biriken kiri sıyırabilir, ardından yıkama jeliyle köpürterek temizleyebiliriz.
Bir sonraki madde; tonik… Tonik seçimi de yine cilt tipimize göre farklılık gösterecektir.
Tonik kullanımı cildimiz için neden önemli?
Tonik kullanımı, öncelikle temizleme aşamasında ciltte kalan kalıntıları temizlemek için önemli. Aynı zamanda cildimizin PH değerini düzenleyerek, sonraki adım olan seruma hazırlanmasını sağlar. Cildimiz, tonikle sakinleşir ve yatışır.
Artık serum için hazırız!
Yine cilt tipimiz karşımıza çıkıyor… Cilt yapısına uygun bir serumla günlük cilt bakımımızın sonuna gelmek üzereyiz…
Son adım; Nemlendirme!
Serumdan sonra, sabah güne başlamadan güneş kremi uygulamamız, akşamları ise cildimize uygun bir nemlendirici ve göz çevresi kremiyle rutini tamamlamamız cildimizin dışarıdan gelen her türlü etkiye hazır olmasını sağlar.
Cilt bakım rutinine bir madde daha ekleyip, cildimizin tam anlamıyla dıştan gelecek olumsuz etkilere hazır olmasını ister misiniz? Cildimizi ölü hücrelerinden arındırırsak, derin bir oh çekebiliriz. Haftada 1 ya da 2 gün banyoda yumuşak hareketlerle cildimizi ipek bir keseyle keselemek, cildimizin ölü hücrelerden arınmasını sağlar. Ölü hücrelerden arınan cilt de, yenilenmiş ve taze bir görünüm elde eder.
Mevsim geçişleri, cilt için biraz daha zorlu geçer. Fiziksel olarak hissedilen bu etkiler, cildimizde de kendini gösterir. Günlük bakım rutinini ihmal etmememiz, gün içinde en az 8 bardak su içmemiz ve uykumuza dikkat etmemizle birlikte cildimizde göreceğimiz değişimi hissetmemek mümkün değil. Cildimizi yediklerimiz ve içtiklerimizle içeriden de desteklemek önemli. Burada kast ettiğimiz; sağlıklı yiyecek ve içecekleri cildimize sürüp, emmesini ve fayda sağlamasını beklemek değil. Onları kararında yesek yeterli…
Unutmayın, cildimiz bir bütündür. Sadece yüzümüzü nemlendirmek yetmez, vücut nemlendirmesine de dikkat etmemiz gerekir. Cildimize, hak ettiği özeni göstermeyi ihmal etmeyelim…